Ayrıca birçok doktor bulaşıcı yayılmadan ziyade hastalığın miasma teorisine hâlâ inanıyordu.
tr.wikipedia.org Ne virüs, ne bakteri olan, sinir sistemi hücrelerinde doğal olarak üretilen normal proteinlerin, değişerek oluşturduğu, izole, bulaşıcı, patojen ve infekte etme yetisine sahip proteinlerdir.
tr.wikipedia.org Grubun bu yeni albümde daha "bulaşıcı" ve "hatta çekici" melodik hard rock ile birlikte dönüş yaptığı belirtildi.
tr.wikipedia.org En sık 5-10 yaşlarında, kış sonu ve ilkbahar aylarında görülen, çok bulaşıcı, ateşli ve döküntülü bir viral enfeksiyon hastalığıdır.
tr.wikipedia.org Bununla birlikte, bireylerin bulaşıcı olduğu ancak ateş, baş ağrısı, vücut ağrıları ve bazen kusma gibi küçük semptomlar yaşamaya başladığı bir dönemi de vardır.
tr.wikipedia.org